Uzun, ince boyu; ak saçları; sessiz ama bizler için derin sesi ve elinden hiç düşürmediği batesiyle, ona adeta 19. yüzyılın “altına hücum” jeologlarının ruhu sinmiş gibiydi.
Ancak o, altının değil, bilginin peşindeydi.
Necip abinin ses telleri zayıftı; her zaman sessizce konuşurdu. Sonsuzluğa gidişi de sessiz oldu. Arazide emekle yoğrulmuş bilgeliği ve Anadolu’nun jeolojisine duyduğu sevgiyle, her zaman saygıyla anılacaktır.
Necip Pehlivan, benim için yalnızca bir jeolog değil; bilginin ve emeğin bilgesiydi.
Bilgiyi öğretmekten çok, yaşatmayı bilen bir ustaydı. Mesleki bilgi birikimi, saha deneyimi ve insanlığıyla, Türkiye’de maden jeolojisinin sessiz ama güçlü emekçilerindendi.
Seni unutmayacağım sevgili şefim.
Toprak, tanıdığın taşlar kadar hafif gelsin…
İsmet Cengiz
Jeoloji Mühendisi